6 Kasım 2014 Perşembe

Değişmeyen tek şey....seminerler

Bu kadar iş hayatıyla ilgili yazıyoruz madem o zaman yurdumun insan kaynakları kongresi Peryön'e gideyim bakayım dedim. Öyle atıp tutmakla olmuyor tabii, bir de başkaları neler atıp tutuyor acaba, trendler neymiş bakalım değil mi ama?

Bu arada Peryön'ün 22.si düzenleniyormuş, yani şöyle de diyebiliriz bu kongreler başladığında şuanda çalışmakta olan bazı kişiler daha doğmamışlardı bile. Tabii uzun yıllar sürmesi çok güzel ama sanırım 22 senedir, hatta ve hatta eğitim tarihimiz boyunca değiştiremediğimiz bir şey var: konuşmaların bizzat kendisi!




Evet, temel sorunumuz seminerlerin kendisi. Başlıklar güzel, konuşmacılar güzel ama bütün konuşmalar hep genel hep havada. Şu hayatta hala genç sayılabilecek bir yaşta olmama rağmen ben bile bilmediğim bir şey öğrenemedim.

Sanırım seminer sisteminin sorunu bu. 1 saatlik bir konuşmada herkes konuya dünya bir toz bulutu seviyesinden giriyor.

2 Ekim 2014 Perşembe

Farklı bir Evrende Yaşayan Yönetici

Yöneticiniz ile aynı çizgide olmadığınızı fark ettiniz mi hiç?

Bu genellikle biraz daha özgür ruhlu, kurumsal bürokrasiye uymayan, başına buyruk ama yine de işini iyi yapan yöneticilerde görülebilecek bir özelliktir.

Şirkette ortaya çıkan işler iyi olduğu için her şeyi güllük gülistanlık zannederler ama oysa ki çalışanlar ile birebirde pek de vakit geçirmez, hele empati hiiiiç yapmazlar.

O yüzden bu kişilere şirket ya da ortam hakkında soru sorarsanız genellikle kendi karakter özellikleri ya da ruh halleriyle yorum yaparlar.


"Herkes çok parlak, çok zeki, çok mutlu! (mutlu derken?!), çok çalışkan, kısaca çok inanılmaz bir ekibim var!"

8 Eylül 2014 Pazartesi

Kariyer Oyunları

Sonunda bu da oldu! Hollywood izleye izleye kafayı kıran şirketler yepyeni İK uygulamalarıyla karşıma çıktılar.


Şu çook meşhur üçleme olan Açlık Oyunları'nı çoğunuz izlemişsinizdir elbet (ya da illa ki duymuşsunuz herhalde?) Söz konusu evrende her yıl 13 ayrı bölgeden seçilen ikişer kişiyi biraraya toplayıp tek kişi hayatta kalana kadar ölümcül bir yarışmaya sokuyorlar. Hah, işte bu dahi İK'cılar da izlemiş bunu belli ki ve ertesi gün "Aha, çok süper bir fikir buldum valla" diye gelmişler işe!

3 Eylül 2014 Çarşamba

Değişen Dünyamız: 7/24 Çalışmak

Dünya değişti, piyasada rekabet arttı dünya artık böyle diye 7/24 çalışmak, maillerini sürekli kontrol etmek, 3 saat bile teknolojiden ya da işten uzaklaşamamak? Neden ? Dünya değişti çünkü. Sanki kendi kendine değişti, onu da biz insanlar yaptık! Buyrun kendi eserimiz:



Bu mantığı hiç bir zaman anlayamadım. Mesela artık herkes 7/24 çalıştığına göre rekabet daha da artınca napıcaz? Yeni bir gün, yeni bir saat ekleyemediğimize göre artan rekabet şartlarına nasıl uyum sağlayacağız? Bence bu soru patronların uykularını çok kaçırıyordur.

19 Ağustos 2014 Salı

Motivasyon Toplantıları

Bütün departmanı ve hatta şirketi bir araya toplayıp motive edici konuşmalar yapan yöneticiler acaba gerçekten durumun farkında mı olmuyorlar, yoksa çalışanların yaşadığı gerçeklikten farklı bir gerçeklikte mi yaşıyorlar?

Kariyerinizin başlarında ya da bir şirkete ilk girdiğinizde bu konuşmalardan çok etkilenirsiniz! Çünkü takım çalışmasının ne kadar önemli olduğu, çalışanların ne kadar çok takdir edildiği, emeklerinin karşılıklarını nasıl alacakları, kariyer basamaklarını hop hop nasıl tırmanacakları ve nasıl kocaman mutlu bir aile olduklarından bahsederler.


Ve siz de direk inanırsınız! Bu motivasyonla çalışmaya başlarsınız ama kısa bir süre sonra yavaş yavaş aslında anlatılanların gerçekleşmediğini farkedersiniz. Sonra?

4 Ağustos 2014 Pazartesi

Hem Mükemmel Hem de Hızlı İş Yapabilen Varlıklar Aranıyor!

Çalışan üzerinde sürekli bir baskı oluşturarak mükemmeliyetçiye ulaşılacağını düşünenler var. Hatta ve hatta bir adım ilerisi, bazı yöneticiler bu baskıyı çalışanların kendi kendilerinin üzerinde kurmasını istiyorlar (yani ayy benim hiç zamanım yok sana baskı yapıcak, senin kendi kendine yapman lazım)


Mükemmeliyetçilik cümle içerisinde kullanılırken iyi hoş ve güzel. Tabii ki her bir ortaya konulan işin mükemmel olması lazım, sonuçta o hizmeti satın alan karşılığında bunu bekliyor. Peki buna ulaşırken insanlığımızı kayıp mı etmeliyiz?

24 Temmuz 2014 Perşembe

Modern Çağın İş Bulucuları: Tanıdıklar

"Ohaa aynı beni tarif etmişler, ayy aradıkları kişi kesin benim!!!" 

Hemen başvur tuşuna bastıktan sonra her gün heyecanla telefonumun çalmasını ve iş görüşmesine ne giyeceğimi düşünüyorum. Yani birebir beni tarif ettikleri, bütün kriterleri karşıladığım bir ilan için tabii ki de görüşmeye çağrılıcağım! Değil mi ama? Değil.


İkinci ayın sonuna kadar içimde hala bir umutla beklediğimi itiraf etmeliyim ama üçüncü aya girince artık gerçeği kabullenmem gerektiğini farkediyorum. Ama neden?

14 Temmuz 2014 Pazartesi

Maillerdeki Subliminal Kapanış Cümleleri

Mail yazmak bir sanattır. Maili bitirmek ise o sanatın en incelikli icra edildiği yerdir!


İş hayatında gece gündüz demeden sizi mailleriyle rahatsız eden arkadaşa "arkadaşım sen niye gidip biraz sosyalleşmiyorsun yaa" yazamadığınıza göre bu mesajı subliminal olarak o maile yedirmeniz lazım. Şansınız da varsa karşıdaki mesajı alıp yoluna devam edecektir!

Mesela mesai saatinin bitimine yaklaşırken projenin son durumu hakkında saçma sapan sorular gönderen yönetici/müşteriye cevabın sonunda yazılan "İyi akşamlar" kalıbı "bak saat 6 oldu, ben eve gidicem sen de yavaştan git artık bence!" anlamındadır.

1 Temmuz 2014 Salı

Ofiste Sıkılmak

Bilenler bilir ofiste sıkılmak hiç bir sıkılmaya benzemez. Öyle evde sıkılınca kanal değiştirmek, dışarı hava almaya çıkmak, poff bari gidip uyuyayım demek gibi hiç değildir!

Çağımızın yeni sorunu "işim yok, site site gezmekten bile yıldım, sıkıntıdan çatlıycam"


Yaa, iş hayatında ayarımız yok gerçekten! Bir bakmışsın sabahlara kadar iş yetiştirmeye uğraşıyorsun, gece iki saat uykuyla haftalar geçiriyorsun, sonra öyle bir dönem geliyor ki yarım gün çalışıp bütün haftanın işini bitiriyor sonra boş oturmaktan bile sıkılacak duruma geliyorsun.

Her şey daha Pazartesi'den haftanın bütün işini bitirmekle başlıyor...

21 Haziran 2014 Cumartesi

İşten Uzatmalı Ayrılık

İşten ayrılma da sevgiliden ayrılmaya benzer, eğer ki işi çok uzatırsanız olaylar büyük ihtimalle çirkinleşecektir!

Hep diyorum ya mümkünse işten iyi ayrılın, insanlarla aranız bozuk gitmeyin diye, işte bazen bunun ayarı kaçabiliyor. İşten tabii ki de iyi ayrılmak çok önemli ama bu süreçte kararlılığı korumak, prensipli ilerlemek çok daha önemli.

16 Haziran 2014 Pazartesi

Linkedin 101: İş Bulma ve Püf Noktaları

Yazı dizimizin sonuna gelmiş bulunmaktayız, bu yazıya kadar hepsini okumuş olan arkadaşlara en iyi, en güzel işleri diliyorum ;)


Kısa kısa birkaç şeyden bahsetmek gerekirse:

Profilinizi yeni oluşturduysanız bağlantılarınızı çoğaltmanız gerek demektir. Bu yüzden ilk aşamada ismen tanıdığınız ve sizi ismen tanıyanları aratıp direk ekleyin. Connection'lar 5-10 kişiye ulaştığında, Linkedin Tanıyor Olabileceğiniz Kişiler (People You May Know) altında size inanılmaz önerilerde bulunacaktır (kendimin bile unuttuğu birçok insanı Linkedin'de fotoğraflarını görünce hatırladığımı belirtmek isterim- hiç aklınıza bile gelmeyen kişileri süper bulup çıkartıyor kendisi). Buradan sonra yolunuz açık, ekleyin bütün tanıdıklarınızı. Network'ünüz ne kadar kalabalık olursa keşfedilmeniz o kadar kolay olur!

Linkedin 101: Deneyim, Eğitim ve Yetenekler

Eveet, Linkedin yazı dizimizin bir diğer kısmına geldik.

Öncelikle Linkedin profilinizdeki her bölümün yerini değiştirip, istediğini öne istediğinizi geriye atabiliyorsunuz. Bu yüzden size tavsiyem yeni mezunsanız eğitim bilgilerinizi, iş hayatında 1 yıl ve üstü tecrübeniz varsa deneyim kısmını öne koymanız.


Eğitim (Education)

Zaten daha önce de dediğim gibi bütün bilgileri mümkün olduğunca doldurmak önemli. Yani üniversitenizi, bölümünüzü ve mezuniyet yılınızı girin derim. Onun dışında bildiğiniz yabancı diller ve hangi seviyede olduklarını, ve aradığınız/yapmak istediğiniz iş ile ilgili olan sertifikalarınızı vs girmeniz tavsiye edilir (ama alakasız sertifikaları girip de milletin kafasını bulandırmayın, finansçıyım ama fotoğrafçılık kursuna gittim, dur onu da yazıyım, demeyin!)

Deneyim (Experience)


Deneyim kısmında yaptıklarınızı detaylı olarak anlatmanız önemli, ama roman yazarcasına paragraflar farkedilme şansınızı bitirir; kimse okumuyor onları artık kabullenelim! Bu yüzden yapmanız gereken mümkünse madde madde ama kısa cümleler halinde sorumluluklarınızı anlatmak ve geniş zaman kullanmak (bunları yaptım yerine bunları yapmak daha profesyonel görünüyor, bilginize).

9 Haziran 2014 Pazartesi

Linkedin 101: İletişim Bilgileri, Özet ve Gizlilik Ayarları

Linkedin profilinizde bütün içeriği doldurmanız çok önemlidir ancak bu demek değildir ki uzun uzuun bütün her şeyi yazın. Profilinize bakan kişiler orada yaklaşık 30 sn fln geçirip, sonra bir diğer profile geçiyorlar, bu demek oluyor ki bu insanları etkilemek için 30 saniyeniz var!

Peki elinizde 30'dan geriye sayan bir profil olduğunu düşünürsek neler yazmanız gerek? 


Bu yazıda Giriş Kısmı, İletişim Bilgileri, Özet bölümü ve Gizlilik Ayarlarına bakacağız bakalım!

7 Haziran 2014 Cumartesi

Linkedin 101: Profil Fotoğrafı

Linkedin profilinizin en önemli kısımlarından biri de profil fotoğrafınızdır. İnsanların profilinize girmeden ya da girer girmez ilk gördükleri şeyin resminiz ve çalıştığınız şirket/ unvan olduğunu düşünürsek ilk izlenim için düzgün bir fotoğraf şart!

Eğer ki Bill Gates değilseniz lütfen böyle bir fotoğraf kullanmayın! Ama sakın şirkete giriş evraklarınızda vermiş olduğunuz o sıkıcı vesikalık fotoğrafınızı da koymayı aklınızdan geçirmeyin!

Aslında şapkayı çıkarsa, bir de kameraya baksa çok ideal bir bilgisayar mühendisi fotoğrafı elde edicez biz sıradan insanlar için!
Linkedin profil fotoğrafı sizi profesyonel gösterecek ama aynı zamanda sıkıcı ve nemrut bir insan olmadığınızı ima edecek bir fotoğraf olmalı (bu nasıl tanım arkadaş, alt tarafı bir fotoğraf demeyin; üşenmeyin ve üzerine düşünün) Üzerinizde şık bir kıyafet ve samimi bir gülüşle istediğiniz kareyi yakalayacağınıza hiç şüphem yok!

6 Haziran 2014 Cuma

Linkedin 101: Linkedin Profili Hazırlama

Eveet, iş hayatının artık vazgeçilmez bir platformu olan Linkedin'i bilmeyenler varsa, onlar için çok üzgünüm. Sanırım profesyonel hayatta çok fazla varlık gösteremeyecekler! Ama aranızda bilip de nasıl etkili kullanabilirim diyenler varsa, işte doğru yerdesiniz!



260 milyon üyesi olan Linkedin'de öne çıkmak hiç kolay değil. Ama şansımıza ülkemizde Linkedin modası başlayalı çok olmadı (ama az da olmadı hani, biraz geç kaldınız da diyebiliriz ama neyse)

Hala çoğu kişi burayı özgeçmiş niyetine mi kullanacak, yoksa Twitter muamelesi mi yapacak tam bilemiyor. Eminim yine birçoğu Linkedin üzerinden çıkan iş ilanları olduğunu da bilmiyor.

30 Mayıs 2014 Cuma

Sorunlu Şirket Kültürünün 10 İşareti

Amaan şirket kültürü de neymiş canım, iş güzel olsun parası da iyi olsun gerisi boş! diyenlerden misiniz? Öyleyse bu huyunuzdan bir an önce vazgeçmenizi öneririm! Mutluluğunuz açısından içinde bulunduğunuz şirketin kültürü ile uyum sağlamanız çok önemli. Defalarca söylediğim gibi mutsuz olduktan ya da zamanınız olmadıktan sonra o paraları ne yapacaksınız?


Bu yüzden bundan sonraki iş görüşmelerinizde sizin de şirkete soru sorarak onları tanımanızı tavsiye ederim. Şirket kültürlerini sorun bakalım, onlar nasıl tanımlıyorlarmış? Hep siz mi anlatacaksınız, biraz da onlar konuşsun!

Pekiii tehlike çanlarını çaldıran bir şirketi nasıl anlayacaksınız? Tabii ya soru sormak yetmez, gözleriniz fıldır fıldır olmalı şirkete girdiğinizde, toplayacağınız her bilgi/gözlem karar sürecinde çok işinize yarayacak! Uzak durmanız gereken işaretler konusunda Shane Atchison'ın Forbes dergisinde çıkan 10 maddesini özetleyeceğim; eğer ki bu maddelerden 5 ya da daha fazlası tek bir şirket için karşınıza çıkıyorsa yol yakınken kararlarınızı gözden geçirin derim.

27 Mayıs 2014 Salı

Kötü Yönetici Nasıl Anlaşılır ?

Kendimce bir yöneticinin işini iyi yapıp yapamadığını anlamanın bir yolunu geliştirdim. Hepimizin bildiği tipik kötü yönetici olan, bütün işlerin yapılışından / bilgisinden yoksun kişileri hepimiz 100 metre öteden anlıyoruz zaten, orada problem yok. Ama bir de aslında işe çok hakim, inanılmaz bilgili ve deneyimli yöneticiler var ama yine de bir şeyler yanlış sanki. Zaten son birkaç yıldır herkes işi bilmekle yönetmenin aynı olmadığını kavramaya başladı sanırım.


Neyse kendi tespitime gelirsek..

25 Mayıs 2014 Pazar

Türkiye'de En Çok Tercih Edilen 100 Şirket

Eveet, her ne kadar listemiz 2013 yılına da ait olsa, kendisi yol gösterici bir liste (Artık 1 sene içinde olabilecek olası değişimleri sizin hayal gücünüze bırakıyorum, varsa eklemek çıkarmak istedikleriniz, buyurun hiç çekinmeyin)


Ankete Türkiye'deki 7,766 öğrenci katılmış ve sonuçlar İşletme, Mühendislik/Bilişim, Sosyal Bilimler/Hukuk, Doğa Bilimleri/Sağlık olarak dört ayrı bölüme ayrılmış durumda. Yani anlayacağınız oldukça detaylı hazırlanmış, her bünyeye hitap edebilecek bir liste.

Bakın bakalım kariyerinizde sizin için en iyi yerler hangi şirketler olabilirmiş;

24 Mayıs 2014 Cumartesi

Avrupa'daki En Popüler Şirketler 2014

Universum adlı işveren markası yönetimi (employer branding) şirketi her sene üniversite öğrencileri arasında anketler yapıp mezun olduktan sonra en çok hangi şirketlerde çalışmak istediklerini ortaya çıkarıyor. Bu sene henüz dünya sıralaması açıklanmadı, ancak Avrupa için şirketler belli oldu. Anket 130,000'den fazla kişiyle yapılmış ve İşletme ve Mühendislik tercihleri olarak ikiye ayrılmış. Anket yapılan ülkeler ise Almanya, Fransa, İngiltere, Rusya, İtalya, İspanya, Hollanda, İsviçre, İsveç, Norveç, Polonya ve Belçika. Ülkeler arasında Türkiye yok ama zaten listedeki şirketler uluslararası şirketler olduğu için biz de ankete katılsak listenin çok değişik olacağını sanmıyorum. (Türkiye'nin de katıldığı 2013 listesi bir diğer yazıda bizimle olacak!)


Tercihlerinizi yaparken bu listeye de bir göz atın derim. İş kadar işveren seçmek de çok önemli! Ben kimim ki işveren seçeyim, beni kim kabul ederse oraya giderim kafasından da çıkın, doğru karakter ve doğru şirketin buluşması iki taraf için de aynı ölçüde çok önemli!

Buyurun Avrupalıların En Tercih Edilesi İşverenler Listesi;

14 Mayıs 2014 Çarşamba

İnsan Hayatının Değersiz Olduğu Ülke

Hepimiz aslında biliyoruz insan olarak bu ülkede hiçbir değerimiz yok, hayatlarımız çoğunlukla birileri için sadece birer araç; onlara güç, para kazandıran.. Bize de ancak her seferinde üzülmek kalıyor, ama her bir sefer "bu da engellenebilirdi"diyerek üzüntümüz daha da büyüyor. Sebep bir bakıma güç sahiplerinin zihniyeti ama daha da önemlisi halk olarak 'biz'im hayatlarımızın değersizliğini kabullenmiş olmamız. Bu sefer de bir şeyler değişecek mi diye bekliyoruz ama kimse gerçekten umutlu değil aslında..


2014 yılında Soma'da gerçekleşen faciayı savunmaya çalışırken 1800lü yıllardaki olayları benzer örnek gösteren insanlar yönetiyor ülkemizi. Biz 150 yıl neden geriden mi geliyoruz, bu kadar mı izoleyiz? O kadar uluslararası kuruluşlara üyeyiz, Avrupa Birliği ile görüş görüş bitiremiyoruz, Amerika ile kapı komşusu olduk neredeyse sürekli bir muhabbet; hiç mi bir şey kapmadınız buralardan? Yıl olmuş 2014, her prosedür düşünülmüş, her teknoloji var artık tek yapılması gereken alıp uygulamak. Ama gelin görün ki her yıl sözde rekor kıran ekonomimizden birazcık parayı insanları için harcayamayanlar tarafından idare ediliyoruz.

Lafla peynir gemisi yürümez derlerdi ama maalesef bizde yürüyor. Bakan çıkıp iş kazalarını %20 azaltacağım dedikten sonra %400 arttırıyor ama kime ne? Ya da 20 senedir imzalanmayı bekleyen Uluslararası Çalışma Örgütü'nün Madenlerde Güvenlik ve Sağlık Sözleşmesi kimin umurunda? Ama en kötüsü, başta dediğim gibi, bir ay sonra yine kimsenin umurunda olmayacak. Krizi atlatıp kaldıkları yerden devam edecek herkes, çünkü daha önce geçirdikleri birçok krizden bunu öğrendiler. "Biraz üzülmüş gibi yapalım, ortalık durulunca işlere devam ederiz artık napalım" zihniyeti yine paralarına kıyamadıkları için hiçbir işe yarar güvenlik önlemi olmadan gönderecek o insanları madenlere.

Yine de umarım bu son olur... Bugün ya da geçmişte göçük altında kalmış bütün maden işçilerine Allah rahmet eylesin. Hayatta olan maden işçileri de inşallah bundan sonra çok daha güvenli koşullarda çalışır.




Mülakat Soruları: Boş Zamanlarınızda Neler Yapmaktan Hoşlanırsınız?

Ve işte adeta mülakat süresini bi 3dk daha uzatalım diye sorulmuş bir soru! "Boş Zamanlarınızda Neler Yapmaktan Hoşlanırsınız?"


Hayır yani gerçekten benim birbirinden marjinal hobilerimi birazcık takacağını düşünsem ok anlatayım da, hiiiiç sanmıyorum.

"Aa bak bu çocuğu alalım, boş zamanlarında ata binmeyi seviyormuş, ne kadar sofistikee. Aradığımız finansçı bu olmalı!"

Onu da geçtim, zaten saydıklarımız gerçekten boş zamanlarımızda yaptıklarımızı kesinlikle yansıtmıyor. Hemen size %90ımız boş zamanında ne yapıyor sayayım:

9 Mayıs 2014 Cuma

Ayın şirketi: Southwest Havayolları

Size işinizle alakalı en çok neyi seviyorsunuz diye sorsam, içinizden biri - herhangi biri "en sevdiğim kısım her gün işe gelmek" diye bir cevap verir miydi acaba? Ben de aynen böyle düşünmüştüm! Peki ya böyle diyen biriyle karşılaşsaydınız napardınız?
Kıskanmak? Kafa atmak? Kendi köşenize çekilip ağlamak? Hemen kendinize o şirkette çalışan bir torpil bulmak?

Ben sadece özendirici olmaya çalışıyorum. (Tamam belki de sizi biraz sinir ederek harekete geçirmeye çalışıyorum demek daha doğru!)

Uzun lafın kısası: Southwest Havayolları !


Kendisini duyanlarınız da duymayanlarınız da vardır. Duyanlar için tekrar hatırlama ve sinir bozma zamanı!! Duymayanlarınız için ise "neden bana bunları anlatıyorsun"ları daha sonra kabul edebilirim.

7 Nisan 2014 Pazartesi

İmaj Çoğu Şeydir

Evet tabii ki zeka, karakter ve çalışkanlık çok önemli ama bu özelliklerinizi nasıl farkettireceksiniz?

Ben söyleyeyim, öyle salaş takılıp hiç dikkat çekmeyerek değil!


İlk işimde herhangi bir kıyafet zorunluluğu yoktu. Pijama ya da eşofman hariç ne istersen giy! Peki bunu duyan ben ne yaptım? Adeta okuldaymışcasına salaşlığın dibine vurdum, bi yerden sonra keşke eşofmanla hatta ve hatta pijamayla bile gelebilsek demeye başladım içimden (tehlikenin farkında mısınız - neyse ki dışımdan da söylemeye başlamadan o macera bitti). Sonra neden kimse beni kaale almıyor??!! Neden acaba?

28 Mart 2014 Cuma

Mülakat Soruları: Neden Biz?

"Neden siz" değil, bildiğin Allah'ım neden ben? Niye ben hep bu saçma sorularla karşılaşıyorum?

Arkadaş iş arıyorum ve tabii ki "illa sizin firmanızda çalışıcam, başka da bir yerde çalışmam" gibi saçma bir tutumum yok. Ama belli ki denk gelmiş (çünkü ilan vermişsiniz!) ben de başvurmuşum.

Hayır, bildiğin egoistlik yani.

"Şimdi de bizi övmenizi istiyoruz. Bakalım ne kadar güzel yağ çekebiliyorsunuz?"

Evet şirketinizi araştırdım, sektörde çok önemli bir yeri var. Şöyle güzel, böyle iyi. Kendimi burada çok geliştirebileceğimi düşünüyorum.

Budur yani ne diyebilirim başka (ki bunu da gittiğim her şirkete dediğimi belirtmeme gerek yok sanırım).


Gönül isterdi ki, gerçekten tek çalışmak istediğim şirket siz olun ve diyeyim ki "3 yaşımdan beri burada çalışmanın hayalini kuruyorum! Bu plaza, bu isim, o reklamlar... Aynı hayallerimdeki gibi! Hani şu 1993'de yaptığınız reklamı hatırlıyor musunuz (karşınızdaki İK'cı tabii ki hatırlamıyordur- zaten o işe gireli maksimum 2 yıl olmuştur), ne kadar ince bir esprisi vardı, değil mi?"

26 Mart 2014 Çarşamba

Meğerse biz Türkler işlerinden memnun değilmiş!

Geçen yazımda Linkedin'de gördüğüm bir araştırmayı paylaşmıştım. Tabii insanoğlu bildiğiniz gibi bir siteye girince o linkten bu linke bir de bakmışsınız 3 saattir sitede takılıyorsunuz! Haliyle benim de böyle oldu ve o yazıdan bu yazıya derkeeen 2014 İş Memnuniyeti anketine denk geldim. Ne görsem beğenirsiniz? Meğersem bizim ülkede iş memnuniyeti çok düşükmüş! Ne kadar ilginç değil mi ?!

Hiç boşuna binlerce kişiye anket göndermeden bana sorsalarmış ben anlatırdım içler acısı durumumuzu; gece gündüz çalıştığımızı, çoğumuzun çalışmasının karşılığını alamadığını, hep daha mutlu olabileceğim bir yer var mı acaba arayışımızı... Linkedin soracaktı ben söyleyecektim, yılın röportajı olurdu valla!
Neyse araştırma 18,000 kişiden oluşmuş ve araştırılan ülkeler arasında Türkiye de var.


Görüldüğü gibi işteki mutluluk oranımız %63. Aslında ne yalan söyleyeyim, ilk gördüğümde aa %63 ne kadar da yüksek çıkmış, yoksa mutlu muyuz biz yaa, diye düşünmedim değil. Ama yazıdan anlaşıldığı kadarıyla kötü kategorisine giriyormuşuz! Anormal bir şey yok yani, merak etmeyin..

24 Mart 2014 Pazartesi

5 Yıl Önce Hayatımızda Bile Olmayan Popüler "İş"ler

Değerli profesyonel iş network'ü sitemiz Linkedin üşenmemiş, yememiş, içmemiş ve bizim sitede neler dönüyor diye merak edip tam 259,000,000 (259 milyon!) profili taramış. Vee işte 5 yıl önce var olmayan şimdi ise sürekli önümüze çıkan en popüler iş unvanları:

İlk iki sıranın kimseye sürpriz olduğunu sanmıyorum. Gerçi kim birinci kim ikinci diye bakarak yeni bir iPhone vs Android tartışması da başlatılabilir. Listeye göre:
1. IOS Developer
2. Android Developer


Eh, 2008 yılında Android deyince bilimkurgu filmlerden başka çağrışım yapmadığını düşünürsek az zamanda çok yol katetmişler. 2008 yılında bu unvanı kullanan 58 kişi varken, yıl 2013 olunca 10,554 oluveriyor birden! (zaten eminim ki şuan siz de bu işlerle uğraşan en az 5 kişi tanıyorsunuzdur!)

Vee 3 numaradan bana göre sürpriz bir çıkış yapan unvan geliyooor: Zumba Eğitmeni!!!

21 Mart 2014 Cuma

İş Hayatı = Yalnızlar Rıhtımı

Eveet işte size tavuk mu yumurtadan, yoksa yumurta mı tavuktan çıkar sorusu!!!

Sizce insanlar yalnız olduklarından mı çok çalışıyorlaaar, yoksa çok çalıştıklarından mı yalnızlaaaar?


Son günlerde takıldığım konu bu. Haliylen hepimizin dikkatini çektiği gibi artık herkes deliler gibi çalışıyor. Kurumsal olsun olmasın millet gecelere kadar işte ( keşke sabahlara kadar "eller havaya"da diyebilseydim ama nerdee ) Sanırım yeni trend kariyer basamaklarını çıkana kadar yalnız takılmak.

16 Mart 2014 Pazar

Ve beklenen an: Yeni bir iş!

Blogda yazı yazmayalı 1 ay olmuş.. Neyse ki iyi haberler getirdim sizlere!! Artık karşınızda yeni bir kariyere başlamış, iş hayatının tekrardan bir parçası olan biri duruyor!


Bilenler bilir, Mart başında işsizlik halimin 3. ayındaydım. Ve normal bir iş arama bulma süreci genelde 6 aya kadar uzayabilir aslında (bırakırken kötü ihtimalleri de göz önünde bulundurmak önemli). Neyse ki ortalama sürenin yarısında yeni bir kariyere başladım. 3. ayda bile psikolojim dağılmaya başlamıştı zaten! Kesin iş bulamıycaaam, off niye kimse aramıyor, yaa bu ilan için arasınlar lütfeeen, off poff!! Tabii bir de saçma sapan arayan bilinmeyen numaralar var ki her gördüğümde heyecan yaratıp, her açtığımda yeni bir hayal kırıklığına dönüşüyorlar! Sonuç olarak "drama queen" oldum 3 ayda, en ufak şeyde bile olayları büyütüp karamsarlık yapıyordum.

14 Şubat 2014 Cuma

Performans Değerlendirmesi = Zam, Zam, Zam

Aramızda performans değerlendirmesinin bir yararını görebilmiş arkadaşlar var mı?

Aslında bakarsanız bu performans değerlendirmesi dediğimiz şeylerin çalışanlar yararına olması gerekiyor. Ve bu yarardan kastım sadece doğru düzgün bir zam almak değil!


Bu fikri ilk bulan adam tabii ki de "bu yöntemle kovmak istediklerimize çatır çatır düşün puan veririz, iyi çalışanlara da ortalama bişey verip zammı az yapabilirsek, off ne süper olur yaa" demedi. Ama sağolsun iş dünyası bunu böyle anlamayı başardı!

29 Ocak 2014 Çarşamba

İş Arama Sürecinde Arayan Bilinmeyen Numaralar

Başından 1 kez bile iş arama süreci geçmiş olanlar bilir, çalan her telefon bir heyecan fırtınasıdır!

Malumunuz işsizim ve iş arama sürecindeyim. Haliylen özgeçmişimi oraya buraya gönderiyorum. Sonra tek yapabileceğim şey beklemek.. Ve beklerken gerçekten psikolojimi zorlayan durumlar ortaya çıkabiliyor.


Mesela haftaiçi evde olduğum bir günde (öğrenciyken diyelim) sabahın 8inde telefon çalsa hayatta yerimden kalkıp da açmam o telefonu. 10 kere fln aramaları lazım kalkıp da açmak için. 

Ama ya şimdi?

28 Ocak 2014 Salı

Öğle yemeği ya da yememeyi mi desek?

Yapılan bir araştırmaya göre çalışanların öğle yemeği giderek kısalıyormuş! Genellikle 0-30 dakikaymış. Aramızda bu araştırmanın canlı örnekleri de vardır eminim ki..



İşin ilginci bu kısaltma direk olarak yönetimden gelmiyormuş (ama tabii dolaylı olarak gelebilir garantisi yok). Yani çoğu yerde resmi olarak öğle arası halen 1 saat.

Yani bu demek oluyor ki çoğumuz öğle yemeğinde sıkılıyoruz?!

Hmm ilginç.. Pekii öğle yemeklerinde ne konuşuyoruz ki biz:

25 Ocak 2014 Cumartesi

Eğlencelik: Takım Çalışmasının Gücü

Haftasonu dinlenme, tatil zamanı. Tabii ki de ne sizin ne de kendimin zamanını uzuuun ve trajikomik yazılarla harcamıcam!

Takım çalışmasını yansıtan kısa ve komik bir animasyonla karşınızdayım!


Sonuç: İyi takım çalışması her zaman kazandırır!

1 gün de olsa 2 gün de olsa tatilin tadını çıkarın. İyi eğlenceler!

24 Ocak 2014 Cuma

"Hayır" Demek ya da Diyememek: İşte Bütün Mesele Bu

Bence sorun bir kısmımız hiç "hayır" diyemezken, diğer bir kısmımız ise çatır çatır her şeye "hayır" diyor!

"Hayır" cevabının ayarını tutturmak çok zordur, özellikle de çoğunluğun mümkün olduğunca az iş yapmak istediği bir şirkette çalışıyorsanız..

Açıkçası bu konuda kendimin başarılı olduğunu söyleyemeyeceğim. Eski işimdeki 1. senenin sonuna doğru neredeyse bütün departmanlardan birileri bana bir taleple geliyordu. (Google gibiydim- ki gerçekten Google'da aratabilecekleri şeyleri bile benden isteyenler oldu) İlk başlarda "yeniyim burda" kafasıyla bir şey isteyen herkese nasıl yapılacağını tam bilmesem bile "tabii ki" diyordum. Neden? Çünkü şirketteki insanlarla iyi geçinmek, iyi bir izlenim bırakmak istiyordum. Eminim birçoğumuz da böyle yapmıştır. Ve yine eminim birçoğunuz şu sonuçla karşılaşmıştır: aslında sizin iş tanımınıza girmeyen işlerin üzerinize kalması!

İşte ben ve doğal ortamım
Evet, teoride belki en başından "hayır" diyebilmek gerek. Ama gerçek dünyada yeni girdiğiniz bir şirkette ya da pozisyonda bütüün sorumluluklarınızı bilmeniz imkansız, özellikle de iş dünyasında çok fazla deneyiminiz yoksa. (kimse işinizin angarya kısmını sözleşmeye yazmıyor-oysa ki her detayıyla yazsalar ne kolay olurdu her şey). Siz daha hangisi sizin göreviniz hangisi değil diye ayırt etmeye çalışırken bir bakmışsınız bu esnada kabul ettiğiniz her iş artık sizin ayrılmaz bir parçanız olmuş!

22 Ocak 2014 Çarşamba

"Her Şeyi Ben Bilirim"ci Yönetici

Bazı yöneticiler var ki her şey hakkında uzman seviyesinde bilgileri var. Ya da öyle davranmaktan hoşlanıyorlar mı desek!


Eğer ki ütopik bir dizi karakteri değilse, ben öyle her şeyi bilen bir yönetici olduğuna inanmıyorum. Dünya (ya da daha basitinden sektörler) sürekli değişiyor. Bir insanın, özellikle de yönetici olmuş ve zaten başında birçok iş bulunan bir insanın, hepsini takip etmesi ve daha da önemlisi detaylı olarak bilmesi imkansız.

Ve flaş, flaş! Zaten altınızda çalışanlarınız bu yüzden var! Onlar sizin çalışkan arılarınız ya da köleleriniz değil! Onlar da sizin gibi vizyon sahibi, kendilerine has işleri yürütme tarzları olan bireyler. Kullanmanız gereken onların beyin gücü, yoksa otomatiğe alıp robot gibi işleri yapmaları sizi ileri götürmez!

17 Ocak 2014 Cuma

Mülakat Soruları: Zayıf ve Güçlü Yönleriniz Neler?

Hatırlarsanız bir önceki yazımda kendimizden biraz bahsetmiştik mülakat başında. Ama tabii bu "biraz" mülakatı yapan arkadaş için yeterli olmadığından konuyu tabii ki de kurcalamaya devam edecektir.

Ve işte özel hayata müdahale niteliğinde bir soru: Güçlü ve zayıf yönleriniz neler?


Arkadaşım ben kendim bile bilmiyorum ki tam olarak sana anlatayım! Farkındalığı bu kadar yüksek bir toplum yok zaten, bi ihtimal Hindistan'daki tapınak rahipleri fln olabilir yani bu kadar şuurlu.

Hadi biliyorum diyelim, gerçekten zayıf olduğum yönleri sana söyleyeceğimi nereden çıkardın acaba? Sabahın köründe uyanmışım, giyinmişim takım elbiseleri, saçımı başımı yapmışım, o kadar yol çekmişim, gelicem burda gerçekten zayıf yönlerimi anlatarak sabote edicem kendimi. Manyak mıyım ben?

15 Ocak 2014 Çarşamba

Mülakat Soruları: Bize Biraz Kendinizden Bahseder Misiniz?

Aslında bu yazıya Bir Mülakatın Anatomisi de diyebiliriz. Çünkü size mülakatların olmazsa olmaz sorularından bir derleme yapmaya karar verdim! Hadi hepimize hayırlı olsun!

İlk sorumuz tabii ki vazgeçilmez "Biraz Kendinden Bahset"  sorusu.. Bu sorunun tek avantajı, aslında mülakatı yönlendirebilecek kişi olmanızı sağlaması.

Her mülakat açılışı bu soruyla yapar. Hoşgeldiniz, nasılsınız, o zaman bize biraz kendinizi anlatın.


Arkadaşım zaten elindeki özgeçmişte yazıyor hepsi, neden uğraştırıyorsun ki beni?

Hayır yani, özgeçmişimde yazmayan bi şeyden tabii ki de bahsetmicem sana. Ne diyim? Valla mezun olduktan sonra çalışmaya başladım ama aslında çalışmayı sevmediğimi farkettim, hele o fazla mesailer yok mu çıldırtcak beni. Üniversitede de gezdim dolandım aslında boş boş, arkadaşlar sohbet muhabbet işte. Şimdi de hobilerim evde pineklemek ya da arkadaşlarla dışarı çıkmak. İşte hayatımın asıl özeti bu, mu diyim?

10 Ocak 2014 Cuma

Çeşit Çeşit Mülakat - Part 2

Herhalde şu ülkede gidip İsviçreli bir şirketin bile cimrisini bulabilecek biri varsa o da benimdir!

Daha önce bahsettiğim gibi, benim daha önceden duymadığım ama araştırınca dünyada 30-40 ülkede faaliyet gösteren büyük bir İsviçreli şirket olduğunu öğrendiğim şirkete Marketing Trainee olarak başvurdum. İlan ismi havalı tabii ama beni görüşme için arayan kadın bu pozisyonun adına "Satış ve Pazarlama Asistanı" diyor. Aradaki havalılık farkına dikkatinizi çekerim!


Neyse unvanlara itibar etmeyip, bir an önce sektöre atılmak istiyorum. Stajyerlik de olsa sevdiğim işi yapıcam, daha ne! Hem sonuçta şirket İsviçreli, yani medeniyetin, insana verilen değerin tavan yaptığı bir yer. Tabii ki de kurumsal kimliği Türkiye ofislerine taşımışlardır diye düşünüyorum. Çok büyük paralar vermeseler de en azından bir asgari ücret, esnek çalışma saatleri-haftada 3 gün olsa ne süper olur- güzel bir ofis ve işi öğrenebileceğim, fotokopi çekmeyeceğim bir stajyerlik dönemi.

Ama işte dediğim gibi kör talihim cimri şirket dedektörü gibiyim maşallah!

9 Ocak 2014 Perşembe

Çeşit Çeşit Mülakat - Part 1

Daha önce dediğim gibi mülakat sezonu açıldı! Yine ne garip mülakatlarla karşılaşıcam hiçbir fikrim yok; heyecanla bekliyorum!


Yakın zamanda iki görüşmeye gittim. Biri bizzat kendi başvurduğum "Marketing Trainee" pozisyonu için (evet, yanlış duymadınız tekrar stajyerlik konumlarına geri döndüm- başka bir sektöre ya da alana geçmeyi kolay mı sanmıştınız?) - bir diğeri ise onların beni aradığı, önceki işimle aslında çok çok az alakalı olan (alakayı çıkarmak için baya zorlamak gerekiyor) bir online alışveriş sitesi.

8 Ocak 2014 Çarşamba

İşsiz Günler Başladı!

Eveet, yeni yıla işsiz olarak başladım diyebiliriz. Bütün senemin işsiz geçmeyeceğini umuyorum tabii.


Ama önce ne iş yapmak istediğime karar versem süper olucak! Tabii bazı fikirler var kafamda (bazıları hiç ticaret tecrübem olmadan bir mekan açmak gibi ütopik olmakla birlikte diğerleri daha normal - marketing olsuun, pr olsuuun; bunlar hep ihtimaller)

Daldan dala atlayan bir yapım olduğunu inkar etmeye gerek yok tabii. Nedense hep böyleydim; bir gün bir hobiye başlar, ertesi gün başkasına merak salardım. Ve sonuç işte bu: Oradan oraya sürüklenen ben. Demek ki neymiş, çocuklarımıza zorla tek bir şey seçtiriyormuşuz, öyle hem ondan biraz da bundan yook (şaka şaka ama bir şeyde uzmanlaşmayı öğrenseler fena da olmaz yani, bana benzemesinler sonra)

Neyse bir yandan gerçekten ne istediğimi bulmaya çabalarken, bir yandan da bazı estirikli günlerimde düzinelerce başvuru yapıyorum. Şuursuzca kariyer.net'i açıp biraz alakalı ilanlara bile başvuruyorum; başvur, başvur, e buna da başvur. Bi baktım yaklaşık 15 tane fln başvurmuşum.

Ama ilk tecrübemden de biliyorum ki bunlardan 3 tanesine çağrılırsam çok iyi!