31 Aralık 2013 Salı

Yeni Yıl, Yeni Umutlar, Sıfır Değişiklik

Koca bir yılın bitmesine saatler kalmışken tam şu an ne yapıyorsunuz? Tam şu anda kendinizi mutlu mu hissediyorsunuz mutsuz mu? Yoksa hiçbir şey hissetmeyecek kadar hayatı boş vermiş misiniz?

Mutlu hissediyorsanız ne güzel, gelecek yıl da size mutluluk getirir umarım. Peki ya mutsuz hissediyorsanız? O zaman büyük ihtimalle şimdiden 2014 için dilek listeniz hazırdır, yanında da kendinize söz verdiğiniz mutlaka kurtulacaklarınız ya da yeni başlayacaklarınız içerikli sözlerle birlikte!

Ama siz de biliyorsunuz değil mi 1 Ocak'ta uyandığınızda inanılmaz enerjik ya da kararlı olmayacaksınız. Çünkü size bu enerji ya da kararlığı veren şey 1 Ocak günü değil. 2 Ocak, 5 Ocak da aynı olacak. Ocak'ta listenize başlasanız bile Mart'ta o liste çoktan unutulmuş olacak.

30 Aralık 2013 Pazartesi

5 Adımda Sevdiğiniz İşi Bulun

Aslına bakarsanız şu bilmemkaç adımda inanılmaz zor şeylere erişmeyi vaadeden yazılara gıcık oluyorum. Söylediği şey o kadar uç bir şey ki değil 5 adım 500 adımda belki yani. 5 adım deyince, insan atıvereyim hemen de olsun istiyor ama olmuyor.

Ama işin aslı bu yazılar birer vitamin hapı gibi. Kolayca yutuyorsunuz ve size sadece destek oluyor, yani asıl ilaç bu değil. Size ilham veren, hızlıca kabataslak bir yol haritası çizmenizi sağlayabilecek destekçiler bunlar ama daha fazlası değil. O yüzden bu yazılara siz yine de çok vakit ayırmayın. Birkaç tane okuyup sonra planınızı daha da detaylandırmak için başka detaylı kaynaklara yönelin (ve evet illa detaylı kaynak kitap olmak zorunda değil, korkmayın- bazen bir tecrübe, bazen bir hobi, bazen de bir insan kaynağınız olabilir)

Neyse sonuç olarak geçenlerde denk geldiğim bu 5 adımlık sevdiğin işi bulma yazısı gerçekten hoşuma gitti, özet olarak ne yapmamız gerektiğini çok iyi anlatmış. Ne yapmak istediğinizi siz de benim gibi bulamadıysanız henüz, başlamak için doğru yazıdasınız!



Alıntı: Tutkunuzu Bulmanın 5 Yolu

Sabah kalktığınızda siz de yaptığınız işe büyük bir heyecanla gitmek istiyorsunuz. Peki ama ya heyecanla yapmak istediğiniz işin tam olarak ne olduğunu bilmiyorsanız?

27 Aralık 2013 Cuma

İstifa Part 2 : Nasıl İstifa Edilir

Bilmeyenler için hatırlatayım bu ömrümdeki ilk istifa. İlkler hep heyecanlı olur derler, istifa da bile geçerliymiş arkadaş bu söz!

Gerçekten istifa edebilmeniz için karar verdikten kısa bir süre sonra hemen uygulamaya geçmeniz gerekiyor. Araya biraz fazla zaman koyarsanız endişe ve korkularınız sizi ele geçirip, beyniniz inanılmaz korkunç hikayeler ve olasılıklar sunarak sizi vazgeçiriyor ama hiç bir zaman tamamen kafanızdan da atamıyorsunuz. Olabilecek en kötü senaryo yani: istifa etmek isteyip edememek!


Ben de bir süredir bu dertten muzdarip olduğum için, kararlı olduğum bir anda harekete geçtim. Bu cesur anımı kaçırıp da endişelerime yenik düşmek istemedim. Olaya önce Google'dan "istifa mektubu nasıl yazılır" aratarak başladım tabii -devir teknoloji devri ne de olsa, arat beğendiğini seç yaz! (ilk girişin arkasından topladım çantamı, havalı ve sansasyon yaratacak birkaç cümle söyledim yüksek sesle ve çıktım, bir daha da geri dönmedim- dememi bekliyor olabilirsiniz tabii ama ilk istifamda bu kadar yüksekten başlatmayayım dedim seviyeyi).

İstifa Part 1: Yeni Yıl Bana Mutlu Olacak Sanırım !!!

Evveet, beklenen gün geldi! Bütün o şikayetler, yakınmalar, kendine üzülmeler, her gün biraz daha zor işe gitmeler elbet bir gün son bulacaktı. Ama cesaret toplayıp, risk budur demek hepinizin bildiği gibi kolay olmuyor.

Ama geçen durdum düşündüm. Kısaca napıyorum ya been, deli miyim neyim? dedim. Her gün sevmediğim bi işe gelmem kesinlikle delilik olmalı çünkü. Neden her gün kendimi biraz daha mutsuz ediyorum ki? Bu hele iyice manyaklık. Bütün gün o işi yapmak için o kadar çok yoruluyorum ki, kalan zamanlarda hiçbir şeye enerjim kalmıyor.

Vee ben de bir çılgınlık yaptım, istifayı bastım! Evet, evet yanlış duymadınız! O kadar ahkam kesmelerimin üstüne bana da bu yakışırdı değil mi!


Ama hiç kolay değil gerçekten. O konuşmayı yaparken de sonrasında da hala acaba doğru mu yapıyorum? Biraz fazla mı riskli oldu acaba bu? Sürekli kafamda dönüp duruyor... Ama işte insan bi kere gözünü karartınca yapcak bişey yok (bu kadar gaza gelmişken ya şimdi ya hiç mantığı)

11 Aralık 2013 Çarşamba

Nerede Yanlış Yapıyoruz? - Paraşütünüz Ne Renk?



Yukarıdaki iki kitap kapağına baktığınızda ne düşünüyorsunuz? Sizce bu kitaplar ne anlatıyor?

What Color Is Your Parachute (yani asıl çevirisi "Paraşütünüz Ne Renk") Tüm Zamanların En İyi 100 Kitabı listesinde olan, insanların kariyerlerinde yol gösterici olmuş bir kitap. Evet, gördüğünüz kitaplardan soldaki Türkiye versiyonu, diğeri de başta Amerika olmak üzere global olanı. Yani aslında içlerinde yazanlar birebir aynı. (gerçekten inanılmaz!)

Şimdi bu iki kitap kapağı bize ne anlatıyor bir bakalım:

2 Aralık 2013 Pazartesi

Gizli İş Görüşmesine Gitme Rehberi

İş hayatında birkaç yıl geçirmiş biri iseniz gizli iş görüşmelerini zaten çoktan çözmüşsünüz demektir. Ama yook yıllardır çok mutlu bir şekilde çalıştığımdan hiç iş görüşmesine gitmedim, ama şimdi işler değişti diyorsanız ya da yeni başlayanlardansanız, doğru yazıyı okumaktasınız.

İşte sizler için hazırladığım çok kritik noktaların bulunduğu Gizli İş Görüşmesine Gitme Rehberi:

1- Kendinizi Kötü Hissetmeyin

İlk kural öncelikle kendinizi bu konu hakkında kötü hissetmeyi bırakın. İş hayatındaki iş görüşmelerinin %75i zaten gizlidir. Gerçekten son damlayı aşıp da istifayı basanlar hariç diğer herkes bu görüşmeleri gizli tutar. Siz de sanırsınız ki bir tek siz saklıyorsunuz bu görüşmeleri. Oysa ki, izin aldığınız yöneticiniz var ya mesela, kimsenin ruhu duymadan ne görüşmelere gitmiştir belli değil. O yüzden rahat olun, sorun yok.

1 Aralık 2013 Pazar

İşimiz İş

Öyle şirketler var ki, onlar için emek adeta manavda satılan bir meyve. Ver parasını al meyvesini!

Normal domates istiyorsa veriyor asgari ücreti, yok salkım domates lazımsa 2 katını vermesini de biliyor. Bilmediği tek şey emeğin manavda satılan domates ya da karpuz gibi bir şey olmadığı. Bunu anlamadığı sürece de manavın aralara karıştırdığı bozuk domateslerle idare etmek zorunda.

Hepimiz emeklerimizi satmak zorundayız, ama kime satacağımız bize kalmış, unutmayalım! Tok satıcı olalım, öyle gözümüzün tutmadığına satmayalım domates, biber fln!
Birinden emek istiyorsan, o emeği vermesi için hayatının çoğunda çalışmasını bekliyorsan sadece parasını vererek bu işten kurtulamazsın. Manavın sen alana kadar o domateslere bakmasını istiyorsan, her gün güzelce sulamasını, parlatmasını ve sana en güzel domatesleri sunmasını bekliyorsan, mutlu bir manavın olmalı, işini sevmeli ve o domatesleri parlatmaktan hoşlanmalı demektir.

İşte sen de maaşı verdim daha ne bekliyor bu çalışan demiceksin patron bey. Önce manav mutlu olacak yapacağı işten, sonra sen de o güzel domatesler için paranı vericeksin.

Peki neden bu kadar zor çalışana ekstra bir imkan vermek? Ne istiyor bu çalışanlar bu kadar?