28 Şubat 2013 Perşembe

İşten Ağız Tadıyla Laf Sokarak Ayrılamamak

İtiraf edelim, hepimiz ara ara işteyken hayallere dalıp nasıl istifa edeceğimizi bütün detaylarıyla kurmuşuzdur. Hatta işinde mutsuz olan bazılarımız bunu iki günde bir yaparak olayı abartabilirler! Bu kurulan senaryolar ise genelde çok havalı olur. Hiç öyle mütevazı bir istifa değildir, neden? Aaa çünkü size öyle bir istifa yakışır mı hiççç? O kadar kahrını çektikten sonra tabii ki en azından gidişiniz muhteşem olmalı! Genelde bu senaryolarda öyle bir laf edersiniz ki karşıdakinin diyecek hiçbir şeyi yoktur ve siz o anda lafınızı söylemiş, çantanızı almış kapıdan havalı bir çıkış yapmışsınızdır bile! (güzel olmaz mıydı ama)

Bazılarımızın hayalinde bu şekilde de gerçekleşebilir olay!

25 Şubat 2013 Pazartesi

İş: Varken de Yokken de Aramaya Devam Edilen Şey

İş öyle menem bir şeydir ki yokken aylarca arar, bulunca nasıl rahat edeceğinizin hayalini kurarsınız, bulduktan 3 ay sonra da bir bakmışsınız ki tekrar iş ilanlarının yolunu tutmuşsunuz.



Peki neden? Sorun bizde mi yoksa işlerde mi?

18 Şubat 2013 Pazartesi

Son 5 Dakikada İş Çıkaran Yönetici

Yönetici olmanın yazılı olmayan önemli kuralları var sanırım. Bunların en başta geleni de asla zaman kavramın olmayacak, kendinin olmadığı gibi sana bağlı çalışanların da zaman kavramı yokmuş gibi davranacaksın!

Mesela ben çalışmış çabalamışım bütün bir gün ama saat 4 gibi işlerimi bitirmişim. İş çıkışına kadar vakit öldürmem gereken zamanlar başlamış. Zaten şu ana kadar çalışma hayatımın en büyük tespitlerinden biri de 4ten sonra zamanın adeta durması! Saat 4e kadar herşey normal ilerlerken, saat 4 oldu muydu evrende bir gariplikler oluyor. O dakikadan sonra saatler yeniçeri gibi sanki iki ileri bir geri gidiyor, hatta bazen abartıp iki geri bir ileri bile gittiği oluyor. Zamanında Einstein demiş zaten zaman göreceli diye amaaa insan kendi başına gelmeden anlamıyor tabii.


8 Şubat 2013 Cuma

Yel Değirmenleriyle Savaşırken Yanında Bir Sanço Bile Bulamamak

Hani filmlerde şöyle bir sahne vardır ya: insanlar kahramanımızı gaza getirirler, yürü be arkandayız derler, bizim salak da gaza gelir hemen tabii en önden yürür ve canavarın karşısına dikilir. Sonra arkasına bi döner bakar ki tek bir nefes alan canlı bile kalmamış arkasında! Hah, işte iş hayatında da aynen böyle.

Arkadaş kimle konuşsan aynı dertlerden muzdarip (ama öyle böyle değil çok muzdaripler yaa) her toplanmada dost meclisleri kurulup şirket kurtarılıyor, revize ediliyor, bildiğin Alice Harikalar Diyarına çevriliyor...


2 Şubat 2013 Cumartesi

Cumartesi Saçmalamaları 3

Bugün de masa başındaki yitik bir gün oldu işte, yazmaya değer bir şey bile olmadı o derece sıkıcıydı.

Bu Cumartesileri kendimi çile doldurmaya çalışan Budist rahipler gibi hissediyorum. Baya sabır, kararlılık vs gibi yetilerimi geliştiriyorum, hatta bence biraz da  farklı alanlardaki yeteneklerimi geliştirsem (dövüş sanatları gibi- ki öyle bir imkanım da var aslında) bir Batman olup Gotham'a dönüşmekte olan İstanbul'un süper kahramanı bile olabilirim.

Evet, evet bence kariyerime bu şekilde yön vermeliyim, geleceğe yatırım gibi düşünmek gerek.