Gerçekten istifa edebilmeniz için karar verdikten kısa bir süre sonra hemen uygulamaya geçmeniz gerekiyor. Araya biraz fazla zaman koyarsanız endişe ve korkularınız sizi ele geçirip, beyniniz inanılmaz korkunç hikayeler ve olasılıklar sunarak sizi vazgeçiriyor ama hiç bir zaman tamamen kafanızdan da atamıyorsunuz. Olabilecek en kötü senaryo yani: istifa etmek isteyip edememek!
Ben de bir süredir bu dertten muzdarip olduğum için, kararlı olduğum bir anda harekete geçtim. Bu cesur anımı kaçırıp da endişelerime yenik düşmek istemedim. Olaya önce Google'dan "istifa mektubu nasıl yazılır" aratarak başladım tabii -devir teknoloji devri ne de olsa, arat beğendiğini seç yaz! (ilk girişin arkasından topladım çantamı, havalı ve sansasyon yaratacak birkaç cümle söyledim yüksek sesle ve çıktım, bir daha da geri dönmedim- dememi bekliyor olabilirsiniz tabii ama ilk istifamda bu kadar yüksekten başlatmayayım dedim seviyeyi).
Gerçekten çok atarlı istifalar, alttan dokundurmalı laflar ile karşılaşmış olsam da sadelik iyidir deyip, iki cümleyle yazdım. O dilekçenin çıktısını alınca insan gerçekten heyecan yapıyor. Somut bir şey var elinde ya artık, dönmesi daha zor (bir de tabii çıktıyı ofisten aldığımı da düşünürseniz basmam ve yazıcıya doğru çaktırmadan koşmam gerçekten görülmeye değerdi)
Ve hazır o kararlılığı kaybetmeden yöneticinizle bir toplantı da ayarladınız mı tamamdır artık. Çünkü o toplantı ayarlandı mı artık konuşmak zorundasınız demektir.
Bir de insanın ilk istifası olunca söze nasıl gireceğini bilemiyor. Düşünüp durdum ben de; direk başta söylesem miii yoksa önce biraz girizgah yapıp sonuca bağlasam mı.. Peki ya kalmam için ikna etmeye çalışırlarsa? Ve ya ben ikna olursam? Evet işte şuursuz bünyemde her türlü senaryo mevcuttu böyle.
Sonuç olarak direk konuya girmeye karar verdim. Damdan düşer gibi "Ben işi bırakmaya karar verdim" diye. O an aklımdan Ata Demirer'in minibüs muhabbeti geldi "İncem ben"! Evet istifa ederken aklımdan bunun geçmesi ne alaka ben de bilmiyorum! Şok oldu tabii ,beklemiyormuş hiç. Ben de beklememesini beklemiyordum. Önceden anladığını düşünmüştüm- ya da ummuştum. Demek ki hiç çaktırmamışım yaa, işimi de böyle düzgün yaparım işte sevmesem de, hah !
Ve evet, kalmam için ikna etmeye çalıştılar; o an alıştığım insanlardan, sevmesem de düzgün yaptığım işimden ayrılmasam mı acaba diye düşündüm. İkna olmak üzereydim hatta bir ara, ama sonra kendimi devam ederken hayal ettim ve hiç güzel durmadığımı farkettim ruhen o senaryoda. Bu sebeple kibarca yapmak istediğim işin bu olmadığını, farklı bir şeyler deneyeceğimi ve neyi sevdiğimi bilmemekle birlikte bulmak istediğimi söyledim. Gayet açıkça anlattım yani ve sağolsunlar iyi karşıladılar bu düşüncelerimi.
Bir dönem (bana çook uzun gelen bir dönem) de böylece kapandı. Ama sonuç olarak bütün şirketteki insanlarla iyi ayrıldım. İş hayatındaki, hatta genel olarak hayattaki, en önemli şey belki de bu: insan kazanmak. Bağırıp çağırarak ayrılmak her iki tarafa da zarar vereceğine göre, neden böyle yapasınız ki? İçten bir şekilde anlatınca çoğu insan gerekçelerinizi anlayacaktır (Anlamayacak olan bazı manyaklar var, evet, ama onları da boşverin çıldırdığınıza değmez. Bir de ilerde bir gün yine karşınıza çıkarlar, sonra uğraş dur. Siz en iyisi çizginizi bozmayın- çok zorlarlarsa şanslarını bozabilirsiniz ama -okeyim yani ben, aklınızda bulunsun)
Sonuç: Değişim iyidir, zamanı geldiğinde değişmekten korkmamalıyız!
Evvet, en sonunda !!! |
Harika!.. Bu yazıyı çok beğendim. Blogdaki genel tarzınızı da..
YanıtlaSilİste ve Yap!'ta yazmanızı istiyoruz.. (hatta sürekli, çok güzel olur)
Ne dersiniz? Cevap bekliyorum ;)
Başarılar.